KÖY OKULLARINA DÖNÜŞ

seyfettin buroğlu22

Milli Eğitim Bakanlığınca açıklanan; “Köy okullarının yeniden açılacağı” haberi,

yerinde ve sevindirici bir karardır.1990’ lı yıllardan itibaren uygulamaya konulan, “taşımalı

eğitim” bir çok köyümüzde ilkokulların kapanmasına sebep oldu.

O yıllarda “ilköğretim müfettişi” olmamızdan ötürü, biz de bu uygulamanın

denetimini yapmaktaydık. Kocaeli’de ilk “Taşımalı Eğitim” Kandıra İlçesi’nin Akçaova

Köyü’nde başlatılmıştı.

Civardaki birleştirilmiş sınıflı birçok köy okulu kapatıldı. Öğrenciler, “beş sınıf bir

arada” eğitim görmekten çıkarılarak, bağımsız dersliklerde eğitim öğretim görmeye

başladılar. Zamanla taşımalı eğitime hız verilerek başka ilçelere de yayıldı.

Taşımalı eğitim gitgide yurt sathına yayıldı Birçok İl’de uygulamaya konuldu. Bu

uygulama öğretmen ve öğrencilere daha rahat, daha çağdaş bir eğitim ortamı hazırlamak

içindi aslında. Fakat öğrenci taşımanın, kendine özgü zorlukları da vardı.

Minicik öğrencilerin sabahın erken saatlerinde ve derslerden sonra sağlıksız yollarda

adeta çalkalanarak yolculuk yapmaları büyük sıkıntıydı doğrusu. Hele mesafesi uzun yolu

kötü olan köylerde bu daha da sıkıntılıydı. Bir de taşındıkları okulda beslenme sorunları

yaşanmaktaydı.

Zamanla “taşıma servislerine” standartlar getirilerek iyileştirilmeye çalışılsa da bu

hiçbir zaman istenilen kalitede gerçekleştirilemedi. Öğrenciler yorgun, hatta ayakta bile

yolculuk yapıyorlardı.

Bir diğer sıkıntı da öğrenci duraklarıydı. Birkaç köyün öğrencisini birlikte taşıyan

araçlar, yağmur altında, ya da sağlıksız, derme çatma duraklarda korumasızca bekleyen

öğrencileri toplayarak taşıma merkezine götürüyordu.

Bu aksakların denetlenerek, yetkililer haberdar edilmesine rağmen, siyasi

sıkıntılardan, ya da durakların korunamamasından ötürü tam olarak bu sorun da çözülemedi

diyebiliriz.

Daha sonra taşma merkezlerinde, taşınan öğrencilere kumanya dağıtılmaya başlandı.

İhaleyi alan bazı firmalar sağlıksız ve eksik gramajlı gıda veriyorlardı.Tespitler yapılmasına

rağmen bu durum da siyasi nedenlerle sağlıklı yürümedi. Zaman zaman toplu gıda

zehirlenmeleri de yaşandı. Bunu bile istismar ederek sebebini şebeke suyuna yıkmaya

çalıştılar.

Zamanla Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde 64 köy okulu taşımadan ötürü kapanmıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı, bu okul binalarını satmak için harekete geçti.

Yaptığımız inceleme tespitlerinde; bu okul binalarının ve lojmanların çoğunun harap

olduğunu, hatta ağıl, samanlık yapıldığını gördük. Durum gerçekten de vahimdi. Neticede

bazılarının muhtarlık binası yapılması dışında bu binalar tamamen tahrip oldular.

Daha sonra bazı köylerde 1. 2. 3. sınıflar taşımadan çıkarılarak o köyde eğitim öğretim

görmeleri sağlandı. Burada koşul; o köyde en az 10 öğrencinin olmasıydı. 10’un altına düşen

köylerde de okul kapanarak öğrenciler taşımaya alındılar.

Neticede şunu söyleyebiliriz. Taşımalı eğitimin olumlu katkılarına rağmen, okulu

kapanan köyler, öğretmenden ve öğretmenin köye olumlu katkılarından mahrum bırakıldı.

Köylerde Türk Bayrağı göndere çekilmez, İstiklal Marşımız söylenmez oldu.

Şimdi basına Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda; “Köyde 5

öğrenci bile olsa o okulu açacağız ve bir öğretmen görevlendireceğiz” denilmektedir. Bu

sevindirici habere örnek olan okullardan ilki geçenlerde açıldı.

Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer; Samsun’un merkeze 27 kilometre

uzaklıktaki Alanlı köyünde açılışını yaptığı okula; “MATEMATİK VE TABİAT

 

OKULU” adını verdiklerini söylemekte. Bu Türkiye’deki eğitim sistemi açısından da son

derece umut verici bir adımdır.

Sayın Mahmut Özer açılışta yaptığı konuşmada; “bu okulların ana sınıfından

ilköğretime, halk eğitimi merkezinden gençlik kampına; yani “Köy Yaşam Merkezleri”ne

dönüştürüleceğini belirterek aktif biçimde kullanılacağını söyledi.

Özer’in; “Özellikle Covid-19 salgını, yavaş yavaş köylere doğru yeniden dönüşün ilk

adımlarını da tetiklemeye başladı ve özellikle artık bugün gündemimizde olan gıda tedarik

zincirlerindeki problemler, tarımın tekrar canlanması, tarıma odaklanılması bu dönüşümü

zorunlu kıldı. Millî Eğitim Bakanlığı olarak biz köy okullarımızın binalarını tekrar hayata

kazandırma, köy yaşam merkezine dönüştürmeyle ilgili harekete geçtik. Yaklaşık 6 aydan

beri Bakan Yardımcılarımız, genel müdürlerimiz, STK'lar ve diğer paydaşlarımızla konuyu

tartıştık ve ilk adımı attık." Şeklindeki açıklamaları, olumlu pozitif bir adımdır. Kendisini ve

ekibini candan kutluyoruz.

Edinilen bilgiye göre, açılan okulun bünyesinde 6 farklı atölye oluşturulmuş. Okulun

bahçesi “doğada kampçılık” çalışması için hazırlanmış. Ayrıca kuş gözlemevi yapmışlar.

Bu okulların diğer bir özelliği de kent merkezlerindeki ilköğretim okullarından

gelecek öğrencilere açık olmaları. Okulda tarım, hayvancılık, matematik vb. alanlarda

uygulamalı dersler verilecek. Tohum bankacılığının, ata tohumlarının önemi anlatılıp nasıl

kamp yapılacağı uygulamalı olarak öğretilecek.

Açılan bu tür köy okullarının bir yararı da, okul öncesi eğitime erişimi sağlamak

olacaktır. Bu amaçla yönetmelik değişikliği yapılarak köylerde ana sınıfı açılmasıyla ilgili

on öğrenci şartı beşe düşürülmüş. Bu yeni uygulama sayesinde köylerdeki aileler

çocuklarını anaokuluna gönderebilecekler. Aynı zamanda bu okullar Halk Eğitim

Merkezi işlevlerini de sürdürecekler.

Hayatın içinde, hayatla beraber “yaparak yaşayarak” öğrenmenin önemi büyük.

Umarız alışılmış ezberleri bozar. Örnek ugulaması sayesinde de bilmeden, anlamadan yapılan

ezberlemeleri rafa kaldırır bu uygulama. Bekleyip göreceğiz.

Sevgiyle kalın…

Haberi Paylaş