Ortalama ömrümüzü nasıl geçirdiğimizi hiç düşündünüz mü? Bu sonuçları görünce
aslında yaşamak için geriye ne kadar az zamanımız kaldığını göreceksiniz.
Hani şair demiş ya; “…insan bu su misali…”
Bakın insanın ortalama hayatı nasıl geçmektedir. Yapılan hesaplamalara göre ortalama
olarak bir insan ömrü 75 yıldır. Bunun yarıya yakınını, gece yaşar ve bu süreçte genelde uyur.
Uykuda geçen süre, tahmini 25 yıldır. Ortalama 15 yıl da çalışmaktadır.
Geriye 35 yıl kalmaktadır. Bu 35 yılın 5 yılı çocukluktayken geçer ve anlaşılmaz. 5
yılı da yaşlanınca gider ve yaşantının bu kısmından da fazla bir şey anlaşılmaz. Geriye 25 yıl
kalır.
Ayrıca 9 yıl ekran başında, 2 yıl telefonla konuşarak, 1 yıl ev temizliği yapmakla
geçmekte. İnsanoğlu 1,5 yılını karnını doyurmakla, 5 yılını araç kullanarak geçirmekte. 1,5 yıl
banyoda oyalanmakta, 100 günü tuvalette geçmektedir.
Geriye sadece 5 yıl kalmaktadır. İşte hayatımız boyunca hedeflerimiz uğruna
yaptığımız onca uğraş, belki de sadece bu beş yıl içindir.
Ayrıca insanoğlu ömrü boyunca 130 bin km yol yürümekte, 90 milyon kelime
konuşmaktadır.
‘Şu koskoca ömür’ deriz ya, bazen ne kadar uzun, bazense ne kısa gelir insana. Diğer
yandan tahmini söylediğimiz 75 yıllık ömür, “dünya” yılına göredir. Dünya güneşin
etrafındaki dönüşünü 1 yılda, yani 365 günde tamamlamaktadır.
Güneş yılında ise; güneş Samanyolu galaksisinde aynen dünyamız gibi tur atmaktadır.
Bu turunu 255 milyon dünya yılında tamamlamaktadır.
İnsanoğlu, dünya zaman birimine göre, ortalama 75-80 yıl yaşamaktadır. Bu ömür ne
kadar da uzun gelir insana. Bazen, saniyeler geçmek bilmez.
Şimdi tekrar galaksimize geri dönelim ve ömrümüzü, dünya yılına göre değil, güneş
yılına göre hesaplayalım:
İnsanın Güneş yılına göre ömrü hesaplandığında ise, 75 yıllık dünya ömrü, güneş
yılına göre, sadece 8 saniyedir. Yani onca üzüntü, onca uğraş, onca çile, güneşin zamanına
göre 8 saniye içindir.
Bu açıdan bakıldığında, ömür dediğimiz bu kadar kısadır aslında. Bir soluk, bir nefes
kadar. Zaten yaşlıların gözünde de ömre ait değerlendirmeler çoğu zaman böyle değil midir?
Bir varmış bir yokmuş misali…
Derler ki: "Dünya üç gündür; dün, bugün ve yarın…Dün geçti, yarının geleceği belli
değil, sen, bu günün kıymetini bil..!"
Öyleyse kavgaları SEVGİYE, üzüntüleri SEVİNCE, ben’leri, BİZ’e çevirmenin
zamanıdır.
Sevgiyle kalın…
Seyfettin Karamızrak