AH HAKİKAT AH BİR ZAMAN BAŞKA ŞİMDİ BAŞKA:

seyfettin nuroğlu köşe

İP Genel Başkanı Sayın Meral Akşener Hanım, kendi zihniyetine ve kendine yakışanı yapıyor, yapmakta ve de bundan böyle yapacak. Yakın zamanda sıkı sıkıya bağlandığı siyasi ve ideolojik hırs, hınç ve hasetlikten başka türlü kurtulması ve tatmin olması artık hiç kolay olmayacak gibi.Bundan böyle öyle görünüyor ki, CHP’nin istediği şekilde hedefine ulaşmak için, ne gerekiyorsa yapacaktır Yapacakları da tamamen CHP’nin hoşuna giden, işine yarayan cinsten olacaktır. Artık, başka türlüsünü düşünemiyoruz. Şu üç önemli çıkışıyla da Akşener hanım kendisini , Laikçi CHP zihniyetine de rüştünü ispatlamış oldu… İşte bu üç bariz ispat biçimi: 1. Anıtkabir’e İman tazelemeye gitti… Bunu diliyle ikrar etti. Kalbiyle tasdik tarafını milletimiz nezdinde vicdanlara bırakalım. (Müslüman için, tek iman şekli vardır.

Bunu bilir.İmanın ne ve nereye, kime olduğu bellidir. İP’in Genel Başkanı Sayın Meral Akşener Hanım’ın iman yeri, biçimi de bu mu olmalıydı?) 2. Başta CHP olmak üzere diğer ortakları( 6+1’li) ile bir ve beraber İktidar olduklarında (Belki gizli ortakları HDPKK gibi, 7’li Eş Cumhurbaşkanlı iktidar da olabilir) ‘MEDENÎ BİLGİLER ‘Kitabını Okullarda ders kitabı olarak okutacağını vadetti. (Kitabın içeriğinde Allah, İslâm, Kur’an Peygamberimiz için neler söylendiği malum. İsteyen araştırsın ve görsün ve diyeceğini desin…) (MEDENÎ BİLGİLER: Atatürk’ün yazdığı ve bir kısmını manevi kızı olarak bilinen Prof. Dr. Afet İnan’a yazdırdığı ve M. K. Atatürk adıyla basılan, 1939-1941 yılları arasında Ortaokul ve Liselerde Tarih Ders kitabı olarak okutulan kitaptır…) 3. Sultan 2. Sultan Abdülhamit Han’a Diktatörlüğünden başlayarak demediğini bırakmadı. Ortağı CHP’yi aratmadı yani.) Ortağının ve taraftarlarının gözüne girmek için daha ne yapsın? Elinden geleni yapıyor, bilhassa bu hususlarda CHP’ye iş bırakmıyor.

Geçen hafta rahmet-İ Rahmana kavuşan Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca Efendiye niye rahmet okusun ve yakınlarına sabır dilesin ve taziyede bulunsun ki? Bunu yaparsa, öncelikle Laikliğe aykırı davranmış, hem de kadim siyasi ortağı CHP’yi kızdırmış ve de ortaklığa halel getirmiş olmaz mı? Hakim rejim anlayışı ve ideolojiye aykırı anlayışa sahip olduğu kabul edilen birine olumlu temennide bulunmak, bu şekilde birlikte anılmak herkesin harcı olmasa gerek. Son siyasi vaziyeti ve duruşu itibariyle, bunu yapmak Meral Hanım için hiç de kolay değil. Hem de, kendisinin pozisyonu, son rolü, eylem ve söylemi ve de durduğu yer, temsil ettiği siyasetin son haline göre hiç de yakışacak bir durum değil. Diğer laikçiler gibi, söylemde bulunup, tepki almaktansa; “Susmak ve asıl kendine uyanı ve yakışanı yapmak en İYİsidir..!” diye düşünmüş olabilir. Biliyoruz ki, Meral Akşener’in durduğu yerden Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca Efendi tarafı inanç, iman , hayat tarzı, kılık – kıyafet bakımından İSLÂM’ı, dolayısıyla Laikçi zihniyete göre de İRTİCA’yı çağrıştırmış oluyor. Yıllardır oluşturdukları ve tamamen bu şekle evrilmiş temel algı bu değil midir? İP Genel Başkanı Meral Akşener Hanım, durduk yerde niye ortağını darıltmak istesin ki? Zaten İP Genel Başkanı Meral hanım ve takipçileri CHP gibi düşündükleri ve CHP’ye benzemek istedikleri ve de bu hususta çok meraklı- istekli – hevesli oldukları için CHP’nin yanına gitmediler mi? Şu an aynı düşünceye sahip, bir ve beraber değiller mi? Sonunda, son yıllarda bunu farkeden CHP de, fırsat bilip, kendine çabucak benzetmedi mi? (Belki de, bunlar ideolojik yönden baştanberi benziyorlardı da, farkedilmiyordu. Yoksa, bu kadar çabuk kaynaşmakta kolay değil… İP’in dışındaki ortaklar benzeşmeden ziyade, siyasi kapris, hırs, hazımsızlıkları dolayısıyla,yapacakları başka bir şey olmadığı için, CHP’nin yanında duruyorlar. Bir de Ak Parti giderse; her biri yerini alacaklarını,tek başlarına iktidara geleceklerini sanıyorlar.

HDP KK’lılar zaten çoğu bakımdan CHP’ye benziyor ve CHP’nin içinde idiler; 1990’larda koptular. Şimdi de gizli gizli işbirliği yapıyorlar…) Neticede, düne kadar CHP’nin tam zıddı görünen, yıllarca MHP’li görünen bu İP’liler, ‘Alan da, satan da razı…” anlayışıyla bir ve beraber olup, hiç sıkıntı çekmeden kaynaşmadılar mı? Malum, bizde ki Lâikçi anlayışa göre, İslâmiyet dışında din ve inancın hangisi olursa olsun; İslamiyete benzer yanı olmayan,İslâm’ın anlayışıyla bağdaşmayan, özellikle aykırılığı olan her inanç ve her mezhep lâikliğe uygundur. İslâmiyet ise; inanç, ibadet, âdet ve usûlleriyle lâikliğin ve lâikçiliğin ve de lâikçilerin kabul etmeyeceği bir inançtır. Bu bakımdan, Meral hanım durduğu yere göre söylem geliştiriyor ve eylemlerini de buna göre yerine getiriyor. Yani, olması ve yapması gerekenler ile meşgul oluyor. Mahmut Hoca Efendiyi rahmetle ansın da, tepki mi alsın ve son durumda sahiplendiği ve dahil olduğu zihniyetini inkâr mı etsin? Nitekim, CHP’nin DYP’den transfer ettiği İlhan Kesici Mahmut U. Hoca Efendi’nin cenaze namazına katıldığı için mevcut partisi CHP’den hayli tepki gördü.

Meral Hanım, tam da siyasi hırsını CHP ile beraber tatmin ettiği ortamda bu riske niye girsin ki? Öyle ki, alacağı riskler tek değil çok yönlü olacaktır. Sonra, Mahmut HocaEfendiyi anmak gibi, bilhassa bağlılı olduğu ve bağlılığını bildirdiği mevcut anlayış ve ideolojisine, uymayan, esasen içinde bulunduğu zihniyeti açısından lâikliğe aykırı olabilecek davranışa niye girsin? Bakın, kendine yakışanı, yapması gerekeni, Ermeni Patriği için attığı tweet ile göstermiş. Daha açık ifade ile üzerine düşeni ve görevini yapmış. Soralım şimdi: “Anıtkabir’e iman tazelemeye giden ve bunu gururla ve açıkça ifade eden bir lâikçi kişiye, Mahmut Hoca Efendiye rahmet okumak mı, yoksa; Ermeni patriği için sabır temennisinde bulunmak mı yakışır? Bu arada, her nedense İslâm’ın hoşgörüsünden bahsedenler de olmuş. Bu nasıl bir anlayıştır ki; Ermeni Patriğine sıra gelince hoşgörü aklına gelmiş… Müslümanlardan esirgenen ve bilhassa reva görülmeyen hoşgörüyü başkaları için bir hak olarak görebiliyor. Birisi (Bir Parti Lideri) çakacak İçinde bulunduğu toplumun ekseriyetinin inancından olanın vefatına duyarsız, ilgisiz kalacak; usûlen de olsa, olumlu bir temenni ve sabır dileğinde bulunmayacak; mevzûbahis olan başka inançtan birisi olunca, hoşgörüden dem vuracak..(!) Hiç olacak şey mi? Sanki, hoşgörüyü özellikle Müslüman olmayanlar hakediyor? Hoşgörü, İnancı ne olursa olsun, bu hususta herkes için bir hak değil mi? Hele şu ülke varlığı, birliği,bütünlüğü… İP’in başı Madrit’te alınan kararları nasıl kabul edebilir ki ? Gizli ortağın ve CHP ‘bin hoşuna gitmeyen şey Sayın Meral hanımın da hoşuna gitmemiş demekki ! Altı ortak aklın toplamı aynı Yunanlı,PYD ,ABD AB gibi,muhalefette sınır tanımıyor, yazık. Millet ittifakı he? Ah Şu politika!

Seyfettin NUROĞLU

Haberi Paylaş